30 Ağustos 2014 Cumartesi

Maddiyat Üzerine

Bu yazıyı yazmaya beni iten bazı sebepler var ama ağırdan alalım, geleceğim oraya.

Maddiyat bildiğiniz üzere sahip olduğunuz mallar anlamına geliyor. Yani sahiplendiğimiz mallar için kullanılan bir tabir.

Biraz geriye gidecek olursak eğer milyar yıllık evrende milyon yıl yaşamış insanlar hep bir sahiplenme isteğiyle yaşamıştır.  Göçebe hayatla başlayan serüven daha sonradan yerini yerleşik hayata bırakmıştır. O bölgeyi sahiplenmeyle devam etmiştir. Günümüzdeki maddeye karşı olan sahiplenme ise aşmış durumda.

Müthiş bir pazar var önümüzde bir kere. Önceden bakkala girer, ihtiyacımızı alır çıkardık. Artık devir değişti. Etrafımızda bakkalın kalmadığı gibi, adım başı süpermarket zincirleri doluştu. Süpermarket sanıldığı gibi alışverişi verimli hale getirmez. Çünkü insanoğlu doyumsuzdur, açgözlüdür. Kampanyalara çabuk kanar, hiç ihtiyacı olmayan üründen ikişer tane alır. Kafada oluşturulan belli listenin dışına çıkan onlarca gıda, eşya ve türevleri alınınca borca sürüklenir insan. Ki zaten kredi kartı kullananın kaçınılmaz sonudur borç.



Kredi kartı, olmayan parayı harcamaktır. 24 aylığına alınan bir eşya 24 ay taksidi bitmeden sizin değildir. Bu yüzden aslında çoğu şeye sahip değiliz. Elimizdeki telefonlar, prof. makineler, bilgisayarlar, tabletler bizim değil. Eh, demekki kredi kartı kullanmak büyük cesaretmiş.

Bankalar toplumu düdükleme ustasıdırlar. Kredi kartı, alınan krediler, ödenen hesap işletim ücretleri... saymakla bitmez, bu yüzden saymayacağım. Bankalara düdüklenenlerse ya açgözlüler ya da saf insanlardır.

Maddiyat beraberinde tembelliği getirir. Miras kalan ev, araba, yüklü miktar para çalışkanlığı sömürür. Fakat hep fazlasını istediğimiz için tam anlamıyla çalışma azmini söndürmez. Hepimiz bir evimiz varsa daha iyi bir ev, arabamız varsa daha iyi bir araba isteriz. Yüklü bir miktar para biriktirip bu düzenden kaçmak istesek de yine maddiyatın kurbanı oluruz. Kağıda yüklenen değer inanılmaz boyutta. Bir kağıt parçası ile yapamayacağınız şey yok. Hayalleri de gerçekleştirmek sadece kağıt parçasından ibaret.

Bahsetmek istediğim maddiyata verilen değer değil, aşırılıktır. Beni bu yazıya iten sebep de tam olarak buydu. Hepimiz maddiyata değer veririz. Öyle ki hepimizin yanımızdan ayırmadığı bir telefonu var. İletişimden farklı boyuta ulaşan akıllı telefonlar ile birlikte maddi aşırılık da boy gösterir oldu. Durakta, caddede, cafede, okulda telefon ekranından kafamızı kaldırmayan insanlara dönüştük hepimiz. Etrafımızdaki güzellikleri farketmeyen, güzelliği telefonlarda arayan bireyler olduk çıktık. Akıllı telefonları olan cahil insanlar olduk.

Böylelikle hayvanlardan bizi ayıran en önemli özelliğimiz olan zekamızı da makinelere bıraktık.
Alıntıyla noktayı koyalım madem. Ne demiş Ahmet Kaya: "olmasaydı sonumuz böylee."

23 Ağustos 2014 Cumartesi

Türkiye'deki Özgürlük Boyutu

Türkiyede "ben özgürüm!" demek, "küçükken kaç yaşındaydın?" sorusu kadar saçma olsa gerek.

Ay yıldızlı şanlı Türk bayrağına karşı beslediğin gurur, İstiklal Marşı'nı duyduğunda kabarttığın göğüs, milliyetçilik duygunun kabardığı askerlik; senin iradene mi bağlıdır? Hayır canım kardeşim, yanılıyorsun. Yanılıyorsun çünkü toplum kuralları, toplum baskısı ve nicesi var. Dinle.

Doğduğundan itibaren aldığın kararlar, kaçı gerçekten senin kararlarındı? Doğduğunda ezanla okunan isminden tut sünnet düğününe kadar, şu anda çalışmakta olduğun meslekten ölümüne kadar olan süreçten bahsediyorum tabii ki.

Çocukluğunda başladı her şey. Hatta ondan da önce, evet. Asırlardır süregelen aile yapısı ve bu yapı ile yetişen toplum mahvetti bizi. Sadece özgürlüğümüzü mü aldı peki bu aile yapısı? Yok daha neler! Korkuların, kazanamadığın hobilerin, mutluluğun... Hepsi elinden kayıp gitti, ailen sayesinde. Korkuttular bizi yaramazlık yaptığımızda; "bak bu amca polismiş", "hadi teyzesi çıkar iğneyi" diyerek. 
"gece gece icat çıkarma başımıza" diyerek yaratıcılığımızı öldürdüler.

Pekala, yazının baştan alalım. Milliyetçilik, doğru bi şey midir? veyahut milliyetçilik olmalı mıdır? Milliyetçilik olmamalıdır. Kazanılmış bir şey değildir çünkü. Türk milliyetçisi olan bir insan Amerika'da doğsaydı Amerika'nın milliyetçisi olmayacak mıydı? Nüfus cüzdanında TC yazması seni sadece Türkiye vatandaşı yapar. Ne mi alakası var konumuzla. Diyorum ya, isteyerek seçmedin ülkeni, öğrettiler sana.
"seveceksin ulan ülkeni!" diyerek.

"ben özgürüm, fikirlerimde toplumun bir payı yok" diyorsun da dinle. Alıp başını ülke dışına çıkmaya cesaret edebilir misin? İşim ne olacak, param yok, ailemi arkamda bırakamam diyenler cesaret edemeyecek. Özgürlük istediğini yapabilme hakkıdır. "okumuyorum okul falan zaten sistem komple boktan" diyorsun da, icraata geçebiliyor musun? geçemiyorsun. E hani özgürdün canım benim? O işler sanıldığı gibi kolay değil.

Türkiyede eşcinsel misin? Linç edilirsin. Trans mısın? Yatacak yerin yok. Çok güzel bir fikrin mi var? İmkan yok. Peki, özgür müsün? Öyle bir dünya zaten yok. :)