12 Ekim 2016 Çarşamba

Zaman Mefhumu

Hepimizin bizi meşgul eden bazı uğraşları ve işleri var. Herkes; işe, okula, buluşmaya yetişmek zorunda. İşlek bir caddede insanları izlediğinizde herkesin bir acelesi olduğunu göreceksiniz çünkü modern dünya insanı yaşamak için hızlı olmak zorunda. Bu da aslında bir doğal seçilim sayılabilir. Çitanın evrim sürecinde hayatta kalması "en hızlı koşan çitaların" diğer hayvanlardan kaçarak soyunu devam ettirebilmesine bağlıdır. Yavaş koşan çita zaten diğer canlılar tarafından yaşamını yitirecektir. Çağa ayak uyduramayan, insanların hızlı yaşamlarına adapte olamayan birey de hayatta hep geri planda ve istenmeyen bir konumda olacaktır.

Uğraşlarımız bizi o kadar esir almıştır ki, zaman kavramının değerini insanoğlu kavrayamamıştır. Diş macununun bütününü dışarı sıktığınızda bile diş macununu tüpüne geri sokmanızın bir olanağı vardır. İmkansız şey henüz imkanı için çaba harcanmamış olandır. Pekala imkansızı bile başarabiliyorsak neyi başaramıyoruz? Tabii ki de zamanda geriye gitmeyi. Zaman en büyük ihtiyaçtır. Zamanın önemli olduğu bir yerde yapmak gereken tek şey ise bilgiye ulaşmaktır.


"Bilmek egemen olmaktır." -Bacon

İnsanın bilmek istemesi egemen olma isteğinden gelir. En çok bilen gücü en çok elinde tutan insandır. Sokrates'in öğrencilerinden biri dönemin en büyük kahinine "en bilge kişi kimdir?" sorusunu sorar ve Sokrates'in "dünyanın en bilge insanı" olduğu cevabını alır. Öğrencisi Sokrates'e bu cevabı ilettiğinde ise Sokrates bildiği tek şeyin hiçbir şey bilmediğini bilmekten ibaret olan biri olarak şaşkınlığını dile getirir. Devlet büyüklerine ve bilge olduğu söylenilen insanlarla konuşmaya ve başkaları tarafından en bilge kabul edilen insanı aramaya koyulur fakat gördüğü üzere insanlar Sokrates kadar bilge değildir. Bu durumda insanın bilgisiyle böbürlenmek bir yana bilmediğini bilmenin en büyük erdem ve bilgelik olduğu sonucu ortaya çıkıyor.

Asırlardır filozofların istedikleri tek şey "episteme"ye "logos"a yani bilgiye ulaşmaktır. Evreni anlamlandırmaya başladığınız an bilgiye yaklaşırsınız. Platon bu yüzden en ideal devletin tanımı olarak devletin başına bir filozofun geçmesi gerektiği düşüncesindedir.

Bilgisizliğin, aklın almadığı noktanın ve anlama çabasından kaçınmanın başladığı yerde ise işin içine yaratıcı ve koşulsuz iman gelir. Hayatta her şeyin cevabını tanrıya atfettiğiniz anda felsefe hiçbir zaman doğmayacak ve evrenin temel maddesi, bilgiye ulaşmanın imkanı, iyinin ve doğrunun ne olduğu, dünyanın şeklinin neye benzediği gibi sorular hep askıda kalacaktır. Bu yüzden felsefe yaparken düşüncenin bir noktasında "tanrı ol dedi oldu" fikri sizi kısıtlandırıyorsa bu tür dogmaları askıya alarak konuyu tekrardan gözden geçirmek gerekmektedir.

Zamanın ve bilginin hayattaki en önemli iki şey olduğunu düşünüyorum. Bilgiye ulaşmanın en büyük yolu da çok okuyup çok araştırmaktan geçer. Bence modern dünyanın hızı sizi aldatmasın. Sindire sindire kitap okuyun ve yavaş yavaş yaşayın hayatı. Böylesi sizi güçlü ve entelektüel biri kılar. Sistemin esiri olmaktansa kendi sisteminizi oluşturmanız ancak bu yolla olur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder