30 Mayıs 2017 Salı

Sanat

Sanatın tanımını yapmak hayli zordur. Çünkü göreli olan "sanat" kavramı tanımını da bu görelelik yüzünden zorlaştırır. Göreli olan üzerine yazmak da kolay olmayacaktır.


Sanat kendi yerinde durmak yerine sürekli üretim halindedir. Bunun sonucunda ise herkes kendinden sanat eserine karşı bir bağ kurar. Bu bağ özneldir, sanatçının eserine bireyin anlam yüklemesidir. Sanatın göreleliğinden de bu hususta bahsedilebilir. Birisi için mutluluğa sebebiyet veren parça bir başkası için ölümü hatırlatıyor olabilir. Bu görelelikte sanatı anlamanın yolu sanatçıyı çok iyi anlamaktır. Sanatçıyı anlamadan eseri anlamaya çalışmak her zaman eksik anlamlılığa yol açacaktır.


Sanat eserinin "estetik kaygı" taşıma zorunluluğu ise aslında gayet yerinde bir tanım olacaktır. Fakat sanatçı sanat eserini üretirken toplumun, genelin, estetik algısına göre hareket etmediği için ortaya çıkan sanat, sanatçının estetik yargılarına bağlı olacaktır.

Sanatçı muhaliftir, muhalif olmak zorundadır. Buradaki muhaliflik sadece siyasi bir anlamda olmak zorunda değildir. Eğer sanatçı muhalif olmazsa zaten toplumun geneli gibi düşündüğü ve yaşadığı için sanat üretemeyecektir. İnsanlar kendi fikirlerinin bozguna uğramasından, farklılıklarla karşılaşmaktan genellikle korkarlar. Bu yüzden her sanat eseri herkese hitap etmese de herkes her sanat eserinden kendine bir parça bulabilir. Bahsedilen muhafazakar toplumun dediğini yapmamak toplumdan bağımsız üretmek anlamına da gelmemektir. Sanat toplum için yapıldığında toplumu geliştirecektir. Ülkeler siyasi hamleleriyle değil spor, bilim ve sanattaki başarılarıyla anılırlar.

Sanat eserinin bu oluş-bozuluş evreninde değişmeden ve bozulmadan ayakta kalmasının tek mümkünatı ise üretilenin "fikir" ile üretilmiş olmasıdır. Fiziksel dünya bozuluşa uğrasa da fikir daima baki kalır. Herkesin fikrinden bahseden şeyden de sanat diye söz edilemez. Sanat özgün fikirli olmalıdır. Bu özgün fikir ise toplum gibi düşünmemekle olur. O halde toplum için "düşünmek" iyidir, toplum gibi düşünmek kötüdür.

Toplumdan sıyrılıp farklı düşünen birey sanatçılık ruhunu yakalayacak; özgün düşünüp evrensel ve ebedi eser üretmenin yolunu bulacaktır. Toplumun istediğinden bağımsız; özgün ve sanatçının estetik değer yargısıyla üretilen eser bu eseri sanat eseri kılacaktır.